Sistem Olarak Aile
Aile sistemli bir yapıdır ve bu aile sistemi içerisindeki tüm yapıtaşları birbirini olumlu veya olumsuz sürekli etkiliyor haldedir. A davranışı B tepkisini doğurur. B tepkisi ise yeni bir C davranışını, bu C davranışı da D tepkisini… Bu silsile böylece sürer gider ve ana meseleden gittikçe uzaklaşılır. Bazen öyle bir noktaya gelinir ki asıl problem olan mesele değil de o problemi konuşma ya da çözme biçiminiz bir problem olmuştur.
Peki biz orada öylece tartışırken çocuklarımız bu durumdan nasıl etkilenir?
Sistemler teorisine göre; aile içinde ve eşler arasında olan biten her şey bireysel paradigma içerisinde kalmayarak ailenin diğer üyelerine de yayılır.
Örneğin; anne-baba arasında süregelen gerginlik ve çözümlenmemiş bir mesele, henüz 3 aylık bebeklerinin uyku ya da yatışamama probleminin nedeni olabilir.
Aile ve çiftler arasında çözümlenmemiş meseleler, bilgisayardaki arka planda çalışmaya devam eden programlara benzer. Her biri zihninizde bir yer kaplar ve sizin işlem hızını düşürebilir. Siz eşinizle aranızdaki problemle boğuşurken çocuğunuzun size gönderdiği sinyalleri algılamanız, onun ihtiyaçlarını fark etmeniz ve bunlara karşılık verecek enerjiyi kendinizde bulmanız zorlaşacaktır.
Çocuklar Kötü Giden Şeyleri Kendilerinden Dolayı Bilmeye Meyillidir
ECCT yöntemiyle çalışan ilişki terapistleri, eğer çiftin çocuğu ya da çocukları varsa onların birer basılı halde olan fotoğrafı ile seansa gelmelerini isterler. Seans başladığında ise bu fotoğrafı çiftlere ve çiftlerin arasındaki alana bakar konumda bir yere sabitlerler ve siz burada meselelerinizi konuşurken çocuğunuzun ya da çocuklarınızın sizi dikkatle izlediklerini söylerler. Sembolik olarak oluşturulan bu sahne, aslında aile hayatı içerisinde defalarca tekrarlana gelen bir durumdur. Siz eşinizle kavga ederken, tartışırken ve öfke saçarken çocuğunuz tam karşınızda sizi tüm dikkatiyle izliyordur. Bu sahnede anlamlandıramadığı her ne varsa gelecek hayatı üzerinde olumsuz tesirler oluşturabilir. Yine kritik önem arz eden bir şey var ki o da gelişim dönemine göre değişmekle birlikte çocuklar ailede olan biten ve kötüye giden şeyleri kendilerinden kaynaklı olduğunu düşünmeye meyillidir. Bu da ilerleyen süreçte çözümlenmediği takdirde derin ve irrasyonel bir suçluluk inancı ile hayatını devam ettirmesine yol açabilir.
Çocuklar Hiç mi Tartışma Görmeyecekler?
Mümkün mertebe yanlarında tartışmamak daha iyi olur fakat bu bazen hayatın akışına ve tartışmaların doğasına uygun olmayabilir. Bir anda alevlenen ve tetiklenen bir tartışmayı düşünün. Hele ki kendinizi frenlemekte zorlandığınız bir mesele ise, burada durup tartışmayı başka bir zamana ertelemek çok güç olacaktır. Eğer çocuklar, bir tartışmaya şahit olmuşlarsa bunun çözümüne de şahit olmalılar. Ancak böyle zihinlerinde boşluksuz bir yapı oluşabilir. Mesela akşam birbirlerine bağırıp çağıran öfkeli anne babayı gördükten sonra, sabahki kahvaltı da hiçbir şey olmamış gibi devam ettiklerini gördüğünde çocuk zihninde bu olanları anlamlandıramayabilir ve kendi algısından tereddüt etmeye başlar. O yüzden çocuk probleme şahit olmuşsa, çözümüne de şahit olmalıdır diyoruz. Bu aynı zamanda problem çözme, hata yaptığında bunu telafi edebilme, özür dileyebilme gibi erdemli yönlerini de modelleme yaparak geliştirmesine yardımcı olacaktır.
コメント